Arturo Bandini'den uzun süredir haber almadım. "Minik Köpek Güldü" den zaten hiç haberim olmadı. Bir karakteri neden gerçekten sevdiğini aslında hiçbir zaman tam anlamıyla çözemezsin. Dönem dönem karşına çıkan bir iki hayat tecrübesi sayesinde bir iki ipucu yakalayabilirsin en fazla. Her neyse... Daha ilk notumda üstü kapalı laflar edip can sıkmak istemiyorum.
İşte sevgili Arturo Bandini bana bugün bir paragrafla durumumu özetledi:
“Detroit'li dostlarım Ethie ve Carl'ı anımsadım. Carl'ın Ethie'yi tokatladığı geceyi. Ethie'nin bebeği olacaktı ve Carl bebeği istemiyordu. Ama bebek doğmuş ve mesele kapanmıştı.”
Şimdi bu cümlelerden sonra geriye, doğacak yeni olayların, eskimesini çoktan beri istediğim meseleleri kapatmasını beklemek kalıyor. Şimdi bu konuya da her neyse deyip bir son veriyorum.
Yine bir gün Bandini bana, içimdeki bu yazma isteğinin hayattaki hangi tutkuyla eşdeğer olabileceği hakkında bir ipucu vermişti. Derhal paylaşmak isterim:
“Tanrım, artık bir ateist olduğum için beni bağışla, ama Nietzsche'yi okudun mu? Ne kitap! Ulu Tanrım, sana karşı dürüst olacağım. Bir teklifte bulunacağım sana. Benden büyük bir yazar yarat kiliseye döneyim. Ve lütfen Tanrım, bir ricam daha olacak: annemi mutlu kıl. İhtiyar o kadar önemli değil, onun şarabı var ve sıhhati yerinde, ama annem her şeye kaygılanır. Amin.”
Demem o ki bir karakteri gerçekten neden ve ne zaman sevdiğini hiçbir zaman bilemezsin. Paylaşmak istediğim fikir bu değildi, bir yanlış anlama olmasın. Hepimiz Arturo'yuz, Bandini sülalesindeniz demek geliyor sadece içimden bugün.
Bir de antikahramanlık meselesi var. Karakterlerin üzerine sakız gibi yapışmış saçma sapan kalıplar işte! Kahramanlık tanımında yapılan basit bir değişiklik bu sakız yapıştırma şakalarına bir son verir gibi geliyor. Yani kime göre kahramanlık? Bana göre şu meşhur destanlar masallar yüzlerce antikahramanlarla dolu. Türevin tersi, nam-ı diğer integral hep daha zor olmuştur türevden. Bu yüzden bir şeyin antisi olmak daha zordur. Bütün sanat dallarının emekçisi karakterlere bir geri dönüş yapıp bakarsak daha iyi anlayacağız kim kahraman kim antikahraman...
Neyse işte... Yakamdan düşmeyen diğer karakterlere selam gönderiyorum bu nottan. C'ye, Holden Caulfield'a, Ruhi Bey'e, Don Kişot'a ve diğerlerine. Onlar benim için birer kahramandır, sebebini ve zamanını tahmin edemesem de...
Ne diyordum? Hah, fikirler diyordum, paylaşmak içinmiş. Söyleyecek sözüm şu aslında benim, bütün bu çabalar, yazma, çizme, çekme uğraşları insanın kendi ruh tatmininden çok bir de Latin güzel Camillalar içinmiş. Onların yüzlerinde gördüğün ışıltılar yüzündenmiş bu aç, susuz, uykusuz kalmalar. Bütün aşkların tamamlandığı nokta içinmiş yani. En son Camilla yırtmasa o dergiyi, bu fikri de hiç bulamaz, kargacık burgacık da olsa yazamazdım buralara...
“Sevgili Pejmürde Çarıklar,
farkında olmayabilirsin, ama dün gece bu öykünün yazarına hakaret ettin. Okuman yazman var mı? Varsa, on beş dakika ayırıp bu başyapıtı oku. Ve bir daha sefere dikkatli ol. Bu çöplüğe gelen herkes serseri olmayabilir.
Arturo Bandini”
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder